Yirminci yüzyılın başlarında sınıf çelişkilerinin Keskinleşmesi ve toplumsal muhalefetin yükselmesine bağlı olarak politik tutsakların sayısı hızla artar. Hapishanelerde Politik Tutsaklar üzerindeki baskı ve sindirme uygulamaları yoğunlaşır. İşçi ve emekçilerde buna karşı her alanda örgütlenerek yanıt verirler. Özgürlük savaşçılarını sahiplenen kadın, erkek işçi ve emekçiler bir çok ülkede tutsaklarla dayanışma örgütleri kurarak, Tutsakların dışarıdaki sesi olurlar. Bu örgütlülüğün başını kadınlar çeker. Büyüyen bu faaliyeti dünyaya mal etmek amacıyla, Kızıl Yardim Örgütü, bu günü uluslar arası bir gün olmasını Komüntern’e önerir. 3. Enternasyonal`in 4. Kongresinde (30 kasım 1922de ) bu öneri kabul edilir. Komüntern 1923’te Politik Tutsaklarla Dayanışma Örgütü, Paris komününün kuruluş günü olan 18 Mart gününü Uluslar arası Politik Tutsakların Dayanışma Günü olmasını kabul eder.. İşte, o günden beri 18 Mart Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü olarak kutlanır. Emperyalist ve işbirlikçilerinin saldırılarına karşı anternatif bir mücadele ve dayanışma mevzisi olarak daha da güçlenir. Her yıl devrimci dayanışma eylem ve etkinlikler düzenlenerek, 18 Mart’ın anlam ve önemi yaşatılır. Kuruluşundan sonraki mücadele yıllarında en büyük sınavını Hitler faşizmine karşı verir. Bir komplo sonucu tutuklanan Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi ve Komüntern Merkez Yürütme Kurulu Üyesi G. Dimitrov için uluslararası çapta en büyük dayanışma eylemini örgütleyerek gösterir.
Ezenlerle ezilenlerin tarihsel savaşında hapishaneler, gündemi her zaman meşgul eden önemli bir politik kavsak olmuştur. Toplumsal yaşamdaki her gelişme direkt veya dolaylı, düşük ya da yoğunluklu her muharebe ve çatışma, şu ya da bu düzeyde hapishanelere yansımış/yansıtılmıştır. Bu, doğal ve kaçınılmazdır. Çünkü toplumsal gelişmelere müdahale ile hapishaneleri dizayn etme çabası, birlikte ve atbaşı yürütülen bir irade savaşıdır. Bu durum, kaçınılmaz olarak bütün toplumsal kuvvetleri etkiler. Bu tarihsel olarak da böyledir. Bugün araç ve biçimleri değişse de, özü aynı kalmıştır. Dolayısıyla hapishaneler devrim cephesinin çok önemli bir ayağıdır. Devrimcilerin en bilinçli, en inançlı ve en örgütlü kuvvetlerinin savaştığı bir siperdir. Bu siper alanlarını güçlendirmek, dayanışmayı büyütmek hayati önemdedir.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan coğrafya da 18 Mart`in önemi yeterince yaşam bulamamaktadır, uluslararası dayanışma eylemleri her zaman vardı. Çoğu kez parçalı ve zayıf olmakla birlikte belli bir duyarlılıktan ve süreklilikten söz etmek mümkündür. Önemli olan Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Gününün önemine ve coğrafyadaki mücadele deneyimine uygun gerekli sonuçları acilen çıkarmak ve yaşamlaştırmaktır.
RAF üyelerini esir tutmakla yetinmeyip öldüren Almanya, Fransa ve İspanya`da esir tutulan ETA militanları, Yunanistan`da 17 kasım örgütünün aktivistleri, İsrail zindanlarında Filistin halkının binlerce değerli evladı esir tutulmaktadır. Yine, ABD`de 1981 yılından beri ölüm hücresinde bekletilen Mümia Abu Jamel ve pişmanlık göstermediği için 1982`den bu yana Fransa`da esir tutulan Lübnan`li devrimci Georges İbrahim Abdullah’ı, İsviçre de militan devrimci Marco Camanisch i saymak ve örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu bir kaç örnekten de görüleceği gibi asıl amaç; ezilenlerin örgütlü güçlerini dağıtmak; dahası, geriden gelecek ve bayrağı devralacak olan ardıllarına sonunuz böyle olur diye gözdağı vermektir.
Devrimci, komünist ve anti faşist tutsaklarla uluslar arası dayanışmayı büyütmek günün acil en önemli ideolojik politik görevlerinden biridir.
<p lang="tr-TR" 0.05cm;="" margin-bottom:="" line-height:="" 100%"=""> AVRUPA ÖZGÜR TUTSAKLARLA DAYANIŞMA KOMİTESİ